Geçen hafta Bursamızdaki yangınları kendi penceremden aktaracağım. Tabi bu biraz da Kızılayın penceresinden olacak. 0. Gün, gürsuda başladı ve rüzgarın etkisi ile hızla yayıldı. Karadan ulaşımın mümkün olmadığı yer. Havadan müdahale ediliyor karadan nöbet bekleniyor. Cuma günü. AFAD bölge haber geçiyor ve Kızılayın ekipleri hazırlanıyor. Kızılay’ın görevi ilk aşamada afetzedelere ve çalışanlara içecek ve yiyecek temini. İlk su ayran meyve suyu ve paketli gıdalarla yola çıkılıyor. Afadın gösterdipi lojistik merkezde dağıtım yapıyoruz ama hiç gelemeyen personel ve halk var. Bunlar ya ateş gelip buraları da takmadın diye kritik yerde nöbet tutanlar, ya da alevlerle durmaksızın mücadele edenler. Bunlara içecek ve yiyecek ulaştırmak lazım. İşte burada Kızılay gönüllüleri ve Kızılay personeli devreye giriyor. Hortum tutan ormancıya, araçları başında nöbet tutan itfaiyeciye ve destek olan vatandaşlarımıza su, ayran ve yiyecek ulaştırdılar. Diyanet vakfı , Hasene Vakfı, İHH ile beraber çalıştık. Gürsu, Kestel, Orhaneli, Harmancık, Keles ve Büyükşehir Belediyelerimiz destek verdiler. AFAD, itfaiye ve orman bölge müdürlüklerimizle eşgüdümde idik. Derken pazar sabah saatlerinde Orhaneli/ Harmancık yangını başladı. Hayatlarını ortaya koyan çalışanlar ve vatandaşların tüm çabalarına rağmen kontrol altına alınamıyordu. Tamam rüzgar ve coğrafya çok etkiliydi. Ama sonradan anlaşıldı ki neden başka idi. Bir kaç hain( cinayetle yargılanmalılar, çünkü 3 vatandaşımız bunlar yüzünden şehit oldu) kundakçı varmış. Neyse, yangın 6-7 yerden patlak vermiş ve hummalı çalışma ile karadan ve havadan müdahale ediliyor. 2’si söndürülüyor 3 yerden çıkıyor. 3’ü söndürülüyor başka 2 yer yanmaya başlıyor. Zor kelimesi çok anlamsız. İmkansızı zorluyoruz söndürmek için. Pazar akşamına rahatladık biraz ama sabah çok sıkıntılı uyandık. Yangın daha çok bölgede, daha da büyümüştü. Uçaklar vızır vızır, itfaiyeciler, ormancılar, vatandaşlar yetişemiyordu yangının hızına. Biz Kızılay olarak 3 dağıtım noktasına çıktık derken 4 oldu ki her noktada en az 15 kişi çalışıyor, 2 vardiyadan 30, 4 nokta 120 kişi. Nefesimiz tükendi deyip Kızılay genel merkezden yardım istedik. 11 kişi 7/24 esasına göre desteğe gelince nefeslendik. Bursa, İnegöl, Osmangazi, Gemlik Kızılayları çalışanı, gönüllüsü ve yönetim kurulları ile yardıma koştular. Bu grup mevziyi hiç bırakmadı. Sürpriz İzmir Kızılay gönüllüleriydi ki bundan kimsenin haberi yoktu. 2 gün Gürsu’da hizmet verdiler. Salı günü saat 14:00 sıralarında afadın belirlediği Orhaneli Harmancık yolu kenerındaki lojistik merkezde günün kritiği ve programını yaparken jandarmanın talimatı yankılandı kulaklarımızda: ‘Herkes araçların başına geçsin ve kaçış pozisyonu alsın.’ Evel alevler yaklaşmış, dumandan görüş mesafesi kısalmış, nefes almak zorlaşmıştı. Gönüllümüz Süeyb, çalışanımız Ceren, Ben ve Yönatim Kurulu Üyemiz Metin Çoraklı hemen araçları paylaşıp hazırlandık. Birden yükses sesle talimat geldi: BOŞALT, BOŞALT, BIŞALT.. Talimat verilince de hareket ettik. Geldiğimiz yerde alevler 15-20 metre uzağımızdaydı. Yangın bizi çevrelemişti. Tam korkalım mı derken önümüzdeki alevlere 4 uçak, 6 helikopter peşpeşe müdahale etti. Karadan 2 araçla alevleri bizden uzaklaştırdılar. Tam derin bir oh çekecekken karşıdan alevler yaklaştı bu kez. Oraaya da karadan öyle bir mücadele başlatıldı ki.. yangında görevli herkes alevlere hücum etti. Orayı da uzaklaştırdılar. Hayatımızı kurtaran jandarma, orman, itfaiye ve vatandaşlarımıza minnettarız. Biz bir an yaşadık bunu. Ama yangınla mücadele edenler her an yaşıyor mücadele anında. Daha iyi anladık gösterilen azmi vs çabayı. Alevlerin ısısı yüzünüze vurduğunda, dumanı soluduğunuzda daha da farkına varıyorsunuz. İşte bu duygularla orada çalışan herkese yardım etmeyi daha çok arzuluyorsunuz. Pazartesi, Salı, Çarşamba en yoğun günlerdi ve çalışan sayısı çok gazla idi. İmdadımıza motorlu kuryeler ve enerji içecekleri yetişti. Ateşe su sıkan herkese, nöbet tutan arazözün başındaki her bireye su, ayran, yiyecek ve çeşitli içecekler yetiştirdik. Dağıtım ekibi zaman zaman 90 kişiye ulaştı, öğünde dağıttımız yiyecek 15 bine ulaştı. Çalışan dayısına bakar mısınız?
İşte böyle söndürüldü yangınlar. Kelimenin tam anlamıyla cansiperane çalışma ile. Sadece ormanlar mı yandı? Canımız, ciğerimiz nefesiniz yandı. Kalan? Küller, siyah silüetlerden oluşan kapkara orman. İş şimdi sizde, bizde hepimizde. Haydi yenileyelim ormanlarımızı. Tazeleyelim nefesimizi…