Üniversite tercihlerinde bunlara dikkat!

Gençler ilk evliliklerini meslekleri ile yapıyor.

İmtihan hayatımızda bir amaç değil araç oılarak görülmesi gerektiğini belirterek konuşmasına başlayan Eğitim Danışmanı Halil TURAN, "İmtihanlar gelip geçicidir. Esasında insanoğlunun hayatı bir imtihandır.  Doğduğu andan itibaren, vefatına kadar dünyada, vefat ettikten sonra da ahirette imtihandan geçer insanoğlu. O yüzden dünyalık imtihanlara aşırı anlam yüklemek yanlıştır. çünkü kaygıyı, stresi artırır. Bu da huzursuzluğu, sağlık problemlerini, psikolojik sorunları beraberinde getirir." dedi.

"İstediğiniz üniversitede okuyun, iş imkanı olmayan bir bölüm okuduysanız, nafile"

Bölüm mü önemli, üniversite mi önemli? sorusuna cevap veren TURAN, "Üniversite elbette önemlidir. Üniversitenin sahip olduğu teknolojik altyapı, akademik kadrosu, bulunduğu kent, bulunduğu kentin ekonomik yapısı önemli faktörlerdir. Ancak hangi üniversitede okursanız okuyun, okuduğunuz bölümün piyasada bir karşılığı yoksa, o alanda istihdam açığı yoksa, okuduktan sonra sadece işsizler kervanına katılmış olursunuz. Gençler gerek işkur, gerekse insan kaynakları sitelerini incelemeli, piyasada en çok hangi meslek grupları aranıyor, çalışma şartları neler bunları gözlemlemeli. Ayrıca tercih edeceği bölümlerde gerek kamuda gerekse özel sektörde çalışan birkaç kişi ile istişare etmeli.

ayrıca ülkenin ekonomik durumu, devletin önümüzdeki 20-30-50 yıllık yatırım hedefleri, devletin hangi sektörleri yatırım planına aldığına da dikkat etmek gerek.

"Anlık hevesle evlenen, tez boşanır."

insanların aslında ilk evliliklerini meslek tercihi yaparak gerçekleştirdiklerine dikkat çeken TURAN, "Kişinin, tercih ettiği meslek ile 20-30-40 belkide 50 yılı geçecek. İnsan bir meslek sahibi olup, işe başladıktan sonra evlilik hazırlıklarına başladığı için ve ömrünü o meslekle geçireceği için ilk evliliğini aslında tercih ettiği meslekle gerçekleştiriyor. Detaylı olarak araştırmayıp, kulaktan dolma bilgilerle veya okul yönetimi,aile,akraba,arkadaş baskısı ile tercih yapan gençlerin bir çoğu okula başladıktan sonra kazandığı bölümü beğenmeyip, huzursuz olup okulu bırakıyorlar. her yıl binlerce gencimiz bu şekilde eğitimini sonlandırıyor. Veya okula isteksiz de olsa devam edip, mezun olduktan sonra o mesleği yapmak yerine başka alanlara yöneliyor. Ancak okul hayatında da geçen süreyi göz önünde bulundurduğumuzda belli bir yaşa gelen bu gençlerimiz meslek sahibi olamadıklarından işsizler kervanına katılıyorlar. Birbirlerini iyi tanımayıp,araştırmadan anlık hevesle evlenen çiftlerin tez boşandığı gibi, meslek tercihinde de anlık hevesle tercih yapanlar da kazandıkları bölümden kısa sürede sıkılıp ayrılıyorlar." dedi.

"Ebeveynler, ulaşamadığınız hayallerinize çocuklarınızın ulaşması için onlara baskı yapmayın"

Üniversite tercihininde velilerin çocuklarıyla iletişim düzeyinin kilit nokta olduğuna değinen TURAN, "Üniversite tercih sürecinde en kritik nokta ise velilerin duruşu. Ebeveynler, kendi ulaşamadıkları hayallere çocukları ulaşsın diye onlara baskı yaparak tercih yaptırmaya çalışıyorlar. Bölüm tercihinde esas olan velinin gönlünden geçen değil, öğrencinin gönlünden geçen, kişiliğine uygun ve iş imkanı olabilen mesleklerin seçilmesidir. Burada velilere büyük görev düşmekte. Çocuklarının kişiliğinin güçlü ve zayıf yönlerini, öğrenim tekniklerini, kişiliğine uygun meslekleri doğru ve bilinçli şekilde analiz ettirip, onların bilinçli tercih yapmasına destek olmalıdır. Meslekleri, üniversiteleri, yurt olanaklarını vs. araştırma süreçlerinde, çocuklarına destek olmalı, onların önünü açmalıdır."

"Mezuna mı kalmalı? Tercih mi yapmalı?"

İstediği puanı alamayan, hayal ettikleri üniversiteye, bölüme yerleşemeyeceğini düşünen gençler, tercih yapmakla mezuna kalmak arasında kalıyor. Evet, insan idealleri uğruna riskler almalı ama bu her bölüm için geçerli değil.

Eğer, iktisadi ve idari bilimler fakültesinden bir bölüme yerleşemiyorsa, örneğin bir işletme fakültesine yerleşme olanağı yoksa, o bölümün önlisansı varsa onu tercih edip, 2 yıl bittikten sonra DGS'ye(Dikey Geçiş Sınavına) girerek lisansa geçiş yapma konusunda tercih yapması daha makul. Çünkü mezuna kalıp bir sonraki yıl neyle karşılaşacağı, sınav sisteminin değişip değişmeyeceği, sınava yetişip yetişmeyeceği, sınavda başarılı olup olmayacağı belli olmadığı için, risk alırken de tutarlı davranmaları gerekmektedir.

Eğer ki, mezuna kalma sebebi  bölüm değil de üniversite ise burada da önümüzdeki yıl yukarıda saydığım belirsizlikleri göz önünde bulundurarak, yataş geçiş hakkını düşünmeli.

Üniversite 1.sınıfta derslerine yoğunlaşıp, ortalamasını yüksek tutarak, arzu ettiği üniversiteye yataş geçişe başvurmalı.

Örgün öğretim mi? Açıköğretim Fakültesi mi?

"Her üniversite mezunu okulu bitirdiği gibi iş garantisi düşünmemeli.  Üniversite birçok anlamda yatırımdır. Bilgiye yatırım, kişinin vizyonuna yatırım, meslek kazanımı için yatırımdır. İşletmelerde yatırım yaparken maliyet muhasebesi çok iyi yapılmalıdır. Burada da gençler geleceklerine yatırım yaparken ince eleyip sık dokumalı.

Ailesinin de maddi imkanlarına bakarak tercihler yapmalı. gittiği üniversitenin yurt imkanı var mı? Devlet yurdu yok ise, özel yurtların yakınlık derecesi nedir? Kahvaltı, öğle-akşam yemeği imkanları nasıldır? Ücretlendirmeleri nasıldır? Bugün bir öğrencinin aylık ortalama gideri 2.000-3.000 TL civarındadır. Yılda ortalama 25.000 TL dediğimiz zaman önlisans okuyacak bir öğrencinin 2 yılda sınıf tekrarı yapmadığı sürece 50.000 TL masraf yapacak. O bölümü bitirdikten sonra iş olanağı olsa bile o harcadığı parayı 4-5 yılda amorti edebilir.

Bu nedenle bunları gözönüne laıp tercih yapmak gerek. Aksi bir durum söz konusu olduğunda gençler üniversiteye gidip, okula başladıktan kısa bir süre sonra okulu yarıda bırakıyorlar. Aynı yıl tekrar YKS'ye girdiklerinde de okul puanında ciddi anlamda düşüş oluyor.

Bu durumda açıköğretim fakültesini  tercih etmek daha mantıklı bir karar oluyor." dedi.