Globalden Yerele Su Krizleri

Abone Ol

Dünya Sağlık Örgütü önlenebilir ölümleri ekarte etme sırlamasında insanoğlunun yaptığı en önemli çalışmayı temiz su temini olarak belirtmektedir. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SKH) kapsamında Birleşmiş Milletler (BM) Üye Devletleri, 2030 yılına kadar tüm insanların güvenli içme suyu, sanitasyon ve hijyene erişim sağlamasını hedeflemektedir. Güvenli içme suyu, hijyen ve sanitasyona erişim insan hakkı olarak görülmektedir. Yine tüm insanlar için güvenli, düşük ücretli, kabul gören ve erişilebilir içme suyu ve sanitasyon hizmetlerinin sağlanması BM kararı kapsamında 2010 yılında kabul edilmiştir. Ülkemizin sürdürülebilir hedeflerinin altıncısı da temiz su temini ve sanitasyon (hijyen için gereken koşulların sağlanması)dur. Sanitasyon için tekrar temiz su temini noktasında bağımlı olmak durumundayız. Ulusal ve yerel planlamalar ve yatırımlar bu yönde yapılmaktadır.
Akademisyenler kentlerde içme suyunun filtre edilmeye başlandığında tifo ateşi, zatürre ve tüberküloz gib su ile ilişkili hastalıklarla oluşan ölümlerde ciddi oranda azalmayı, diyabet ve kanser gibi bulaşıcı olmayan hastalıklarla oluşan ölümlerin ise etkilenmediğini anlar anlamaz temiz suyun rolüne odaklandılar. Demography dergisinde Şubat 2005’te sunulan bir araştırma 1940 yılları arasında büyük ABD kentlerindeki su filtreleme işlemi ve klor uygulanması o yıllarda ölüm oranlarındaki %30'luk azalmanın yaklaşık yarısından sorumlu idi. Araştırmanın yazarları güvenli içme suyuna erişimin sağlanabildiği ancak hâlâ büyük oranda yetersiz olduğu, gelişmekte olan ülkelerde de bu durumun gerçekçi durduğunu söylemektedir.
Yani temiz su temini kamu kurumlarının görevidir. Devletin vatandaşına karşı en önde gelen sorumluluklarındandır.
Dünyadaki temiz su kaynaklarının az ve sınırlı olduğu her gün biraz daha belirginleşmektedir. Su uluslararası kriz sebepleri arasında üst sıralara tırmanmaktadır. Bildiğimiz gibi doğal kaynaklar, telafi edilemeyecek bir şekilde zarara uğramaktadır. Nüfustaki artış ve ekonomik ilerlemeler dünyanın değişik ve çok fazla yerinde su talebini arttırmıştır. Suyun güvenlik sorunu giderek belirginleşirken, güvenliğin tesisi için çalışmalar evvelden beri söz konusudur. M.Ö. 3000 yılından beri su ile bağlantılı ölümlere yol açan çatışma ve savaşlar ya da şiddet tehdidi içeren tartışmalar yaşanmaktadır. Evvelden beri devam eden su sorunlarının yanında su kıtlığının 21’inci yüzyılda neden olabileceği sorunlara karşı önlem planlamaları da mevcuttur. İklim değişikliği riskleri başlığının altında ilk sıraları hep su krizleri ve bunun yarattığı güvenlik riskleri almaktadır.
Bir devletin topraklarında küresel uygarlığımızın ve barışımızın ana unsuru görülen suyun yeterli seviyede bulunması ülkenin ekonomik ve siyasal istikrarı kadar bekası ile de doğrudan alakalıdır. Su güvenliği geniş süreçte yerel barış ve güvenliğin sağlanmasına katkı sağlayan öneme sahiptir. Yetersiz veya elverişsiz su kaynakları ve su paylaşımının getirdiği diğer sorunlar ise, ters etki oluşturarak suyu istikrarsızlığın sebebi durumuna getirebilmektedir.
Su kıtlığının yerel tartışmaları başlatması da olasıdır. Tartışmaların tek nedeni ve sorumlusunun iklim değişikliği olması beklenemez. Nüfus artışı, şehirleşme ve diğer sebepler nedeniyle ilgili bölgelerde doğal kaynaklara talep yükselirken, su ve tarım arazilerine ulaşım azalacaktır. Bu gelişmeler temel kaynaklarda rekabeti sıklaştıracak, sonrasında gerilimleri ve yerel çatışmaları başlatma potansiyeline sahip olacaktır.
Bu yüzden devletin yerelde, ulusalda ve globalde su güvenliği, temiz su temini, sanitasyon ve hijyendeki görevleri yadsınamaz ve aksatılamaz düzeydedir.

Loading...