banner177

banner193

ENGELLERİ ORTADAN KALDIRAN BULUŞMA: Ruhsal engelli bireyler gazeteciliğe devam ediyor

Benim Gazetem’ sosyal sorumluluk projesi kapsamında Özel Huzur Bakım Merkezi yetkilileri ve bakım evi sakinleri Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) rektörü Prof. Dr. Arif Karademir,  Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Beyhan Bayhan, İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Zeki Ünal ile BTÜ’de bir araya geldi.

YAŞAM 03.01.2022, 15:27 03.01.2022, 15:37
ENGELLERİ ORTADAN KALDIRAN BULUŞMA: Ruhsal engelli bireyler gazeteciliğe devam ediyor

BU RÖPORTAJ RUHSAL ENGELLİ BİREYLER TARAFINDAN GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR
 

Toplumda en az bilinen engelli grubu olan ruhsal engelli bireylerin toplumdaki yeri ve önemine dikkat çekmek amacıyla Bursahaberdar Gazetesi iş birliğiyle gerçekleştirilen proje kapsamında ruhsal engelli bireyler sorularına cevap aradı. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı başta olmak üzere çok sayıda kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra birçok kişinin ilgiyle takip ettiği sosyal sorumluluk projesinin tüm Türkiye’ye örnek olarak gösterildi. Proje kapsamında ruhsal engelli bireylere yönelik farkındalığın artırılması hedefleniyor.

Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü, Bursa Büyükşehir Belediyesi Alinur Aktaş, 25. ve 26. Dönem AK Parti Bursa Milletvekili Bennur Karaburun ile bir araya gelerek sorularına cevap arayan ruhsal engelli bireyler sorularıyla toplumsal farkındalık sağlamayı başarırken, istek ve taleplerini ilgili makamlara ulaştırmaya devam ediyor. Ruhsal engelli bireylerin bu sayıdaki durağı ise son yıllarda yakaladığı başarılarla Türkiye’nin sayılı tematik üniversiteleri arasında yer alan Bursa Teknik Üniversitesi oldu.

Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir Huzur Bakım Merkezi sakinleri ruhsal engelli bireylerin sorularını yanıtladı

Ruhsal engelli bireyler ile ilgili düşünceleriniz nelerdir ?

Siz gelmeden önce konuyu biraz irdelemeye çalıştım. İnsan ruh ve bedenden oluşuyorsa, ruhta da bedende de bazı eksiklikler, problemler, noksanlıklar olabiliyor. Ama ruh görünmeyen ve insanın en karmaşık yapısı olduğu için onunla ilgili herkes müdahale edemiyor. İnsanlar kayıtsız olduklarından değil de bilmedikleri, korktukları için müdahale edemiyor. Ya yanlış bir şey söylersem? Kalbini kırarsam? Ya da yanlış anlaşılırsam gibi… Fiziksel bir sorunda, kusur hemen tespit edilebiliyor. Ama ruh öyle bir şey değil, göremiyorsun, tutamıyorsun o açıdan insanın en hassas ve en bilinmeyen tarafıdır. Bu alanda uzman sayısının toplumda artması gerektiğini düşünüyorum.  Toplumun da aynı şekilde bilinçlendirilmesi gerekiyor.

Toplumda en az bilinen engelli grubuyuz. Bizlerin topluma kazandırılması ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Toplum bilinci burada en önemli unsur. Bu konuda öncelikle sizin gibi arkadaşlarımızın kendi ailelerinin bilinçlendirilmesi ve mümkünse aile ortamında bu kazanımın sağlanması lazım. Devletimiz son yıllarda hayata geçirdiği uygulamalarla bu bilinci oluşturmak için büyük mesai harcıyor. Destekler konusunda ise çok büyük bütçe ayrılıyor. Topluma kazandırılması hususunda ise alanında uzman kişilerin gözetimi ve kontrolünde, süreçler tamamlandıktan sonra ruhsal engelli bireylerin engellilik durumu gözetilerek hayata kazandırılması gerektiğini düşünüyorum. 

Üniversite olarak engelli bireyler ile ilgili yaptığınız çalışmalar var mı? Engelli bireyler ile ilgili farkındalığı nasıl sağlıyorsunuz ?

Üniversiteye girişte öğrencilerimizin hem ekonomik düzeyi hem fiziksel durumu hem de diğer sosyal durumlarıyla ilgili bir cetvel çıkarıyoruz. En azından engelsiz bir fiziki mekan: merdivenler, asansörler, tuvaletler, yemekhaneler… Yaşam alanlarını engelsiz hale getirildi. Okul personeli ve yetkililerine ise özel durumu bulunan öğrencilerimiz ve vatandaşlarımızı yeterli bilince sahip olması hususunda gereken telkin ve uyarılarda bulunarak bilinçlendiriyoruz. Türkiye’de son yıllarda atılan adımlarla gençlerimizin bu konuda gerçekten yeterli bilince sahip olduğunu düşünüyorum.

Sizlerle ortak projelerde yer almak isteriz. Ruhsal engelli bireylerle ilgili düşündüğünüz bir proje oldu mu ?

Tabi ki olmak isteriz ama uzman hocalarımızın nezaretinde, devletimizin onaylamış olduğu uzmanlarla yapabileceğimiz ne varsa yapmak isteriz.

Ruhsal engelli bireylerin istihdamı hakkında neler söylersiniz ?

Kişinin fiziki ve ruhi yapısına uygun olarak hayattan beklentilerini gözeterek ona en uygun pozisyonda verilen görevi yerine getirebileceğini inanıyorum. Bu sadece ruhsal engelli vatandaşlar için değil benim için de geçerli. İnsanları da bir lego parçası gibi düşünün. En uygun yere oturması lazım ki hem mutlu olsun hem de etrafını mutlu etsin. Bu anlamda engelli bireylerin etrafındaki insanlar tarafından zorlanmayacak şekilde hatta hayatı kolaylaştıracak şekilde toplumdaki iş ortamlarına serpiştirilmesi, dağıtılması gerekir diye düşünüyorum. Bu bizim doğal görevimiz.

Ruhsal engelli bireylerin eğitim süreci sizce nasıl olmalı, sizce nasıl bir yol izlenmeli ?

Bu şekildeki bireylerin erken fark edilmesi gerekir. Daha sonra engel durumu ve yetenekleri gözetilerek alanında uzman kişiler tarafından eğitim süreçleri takip edilmelidir. Topluma kazandırılma süreçleri de bu yönde olmalıdır.  Normal ilkokul, ortaokul, liselere yönlendirilmek faydadan çok zararı olur diye düşünüyorum.

Üniversitelerde ruhsal engelli bireylerin öğrenim göreceği bir alan olsaydı onları hangi alanlarda uzmanlaştırmak isterdiniz ?

Öncelikle üniversite özelinde konuşacak olursak şunu belirtmek istiyorum, normal bir öğrenci gibi ÖSYM tarafından belirtilen sınav ve şartları yerine getirerek üniversiteye başlamaya hak kazanması halinde her öğrenci ile eşit şartlarda eğitim hayatına devam edebilir. Her yıl engelsiz üniversiteler çalıştayı gerçekleştiriyoruz. Her bir bireye göre ayrı ayrı düşünmek zorundayız, her bir bireyin kendine göre yeteneği vardır ve ona göre bölümünü tercih ederiz.

Buradan şunu çıkarıyoruz, kişi ilk önce kendisini keşfetmeli veya yardımcı olan hocasıyla beraber kendini keşfetmelidir. Bu ailelerdeki en büyük sorun anne ve babanın baskısıyla bölümün tercih edilmesidir. Kişinin hür iradesiyle tercih yapabilmesi lazım. Benim ifademle insanların hata yapma özgürlüğünün olması lazım. Diğer insanların yönlendirmesiyle iş yapan insanların hayatı sonuna kadar böyle devam edecektir. Kişinin kumandası kendisi olmalıdır.

Toplumumuzda maalesef çocukluktan başlayan eksik bir yetiştirme tarzı var. İlkokulda matematik, fen öğreniyoruz ama toplum içinde nasıl yaşayacağımızı, toplumdaki diğer insanlarla muhabbetimizde nasıl davranış göstereceğimizi öğretmiyorlar. Bir kapı kapatmayı, bir insana günaydın demeyi, bir bayana nasıl hitap edileceği bunların hiç birini öğrenmiyoruz. Doktor, mühendis oluyoruz ama hep tek taraflı insan oluyoruz. Nasıl davranmamız gerektiğini bilmiyoruz hep bir acıma duygusu var. Son olarak şunu da söyleyeyim bence devletimiz tüm kamu kurumlarına fiziki yapılarını geliştirebilmesi için ayrıca bir engelli birey veya bütçesi vermesi ve bunu takip etmesi gerekir.

  1. Üniversite olarak nasıl bir eğitim anlayışıyla eğitim öğretim veriyorsunuz?

Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) kısa zamanda sergilediği büyük atılımla Türkiye’nin tematik üniversitelerinden biri olmayı başardı. Ar-Ge harcamalarında Türkiye’nin 2. üniversitesi olan BTÜ, TEKNOFEST’te elde ettiği başarılarla festivali adeta domine ederken, mezunlarının ilk altı aydaki %70’in üzerinde istihdam oranı ile Türkiye’nin öncü üniversiteleri arasında yerini aldı. BTÜ ayrıca TÜBİTAK-2244 Sanayi Doktora Programı’nda destek alan 23 projesi ile Türkiye 1.si oldu. BTÜ hem akademik kadrosu hem de öğrencileri ile birlikte paydaş olduğu firmalarla beraber kar getirici işler yaparak bilgiyi ekonomiye dönüştüren bir üniversite olma yolunda ilerlemektedir. Yurtdışında örnek gösterilen üniversitelerde böyle üniversitelerdir. Klasik, öğretici, ezberletici değil, somut bir ürün ve hizmet üreten üniversitelerdir.” dedi.

Projemiz hakkında ne düşünüyorsunuz?

Çok güzel şeyler düşünüyorum, acaba ben ne yapabilirim diye düşünüyorum. Proje bittikten sonra inşallah güzel sonuçlar elde edebilirsiniz.

ŞİZOFRENİ KADIN BİR HASTANIN GÜNLÜĞÜNDEN

Ben buraya gelmeden önce karamsardım hayata küsmüştüm ve bütün ümitlerim bitmişti hayatla ilgili bir beklentim yoktu. Kuruma geldiğimde yaşamaya başladığımı anladım. Buraya geleli sekiz sene oldu beni hayata bağladılar. Kurum personelleri bize ana baba kardeş kardeşten de öte oldular. Kurum benim bütün hayatım oldu kurumda her şey vardı hayat vardı.

Önce hastaneye götürdüler baştan ayağa vücudumu iyileştirdiler, bana ve arkadaşlarıma etkinlikler yaptılar, dışarıda topluma kazandırdılar hayata bağladılar. Hele birde kurumdaki arkadaşlarımı çok sevdim onlarla hayata bağlanmayı ve paylaşmayı öğrendim. Bisiklet sürmeyi öğrendim, yüzmeyi öğrendim hatta ebru sanatını bile burada öğrendim.

Ailem eşim ve dostlarımdan benim hastalığımdan anlayan bir insan bulamadım beni etrafımda hiç kimse anlamamıştı. Ailem bana seni bir doktora götüreyim dedi. Ben o zamanlar başta anlattığım gibi bir halde olduğumdan hastalığım iyice arttığından ikna olmadım. Kimse yarama bir derman olmadı, taki buraya gelene kadar..

Kadın/şizofreni hastası/ 37 yaşında

---------

GÜNÜN SÖZÜ

Ey benden kitaplarımı isteyen kimse! Dünyadaki sevgilim kitaplarımdır. Sen hiç sevgilinin başkasına verildiğini duydun mu ?  (Şizofreni hastası / S.Y)

Yorumlar (0)
Namaz Vakti 30 Nisan 2024
İmsak 04:23
Güneş 05:59
Öğle 13:06
İkindi 16:55
Akşam 20:03
Yatsı 21:33
12
kapalı
Puan Durumu
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P
Takımlar O P