Zaman eleğe su doldurmak gibi, “Oynat tuşuna bir defa bastığında değil geri gelmek, bir dakika dur bile demeye izin yok”. Değerini bilmeden hoyratça harcadığın, Geri sarılması mümkün olmayan bir filim şeridi gibi, zamanı geri alamazsın.
Kayıp giden Hayatında geri gelmez artık, doğrusuyla yanlışıyla yaşamışsındır.
18 yaşını, “geçip giden nazlı gençliğini” istesen de geri alamazsın.
Saçına beyaz mı düştü, “siyahını” geri alamazsın.
“Ateşten bir mızrak gibi savurduğun sözü” geri alamazsın.
Sarsılması bir an, onarması sonsuza kadar süren güven duygusunu geri alamazsın.
“Kulağına ufak ufak fısıldanan fırsatları” geri alamazsın.
“Yılların erozyonuna yenik düşen masumiyetini geri alamazsın.”
Her şeyin siyah ve beyaz olduğu çocukluğunu geri alamazsın.
Göçüp giden, seni koşulsuz sevenleri geri alamazsın.
Demem o ki, “kaybedilen Babanın kendi yastığındaki kokuyu geri alamazsın.”
Çocukken toz ve terden kapkara kalmış günlerini, yara bere içindeki dizlerini asla geri alamazsın.
Camdan beline kadar sarkıp saatlerce eve çağırma seremonisinde bulunan, “Annenin sesini” geri alamazsın.
Oğlum mektup yaz, “başını koyacak dizlerim hala duruyor” diyen Annenin sesini sonsuza kadar geri alamazsın.
Hoyratça çarpıp çıktığın, “Anne ben geldim hayırsız oğlun geldi” diyecek bir kapıyı asla bulamazsın.
“Bugünün sabahını geri alamazsın.”
Geri alamazsın sevgili dostum, geri alamazsın.
En nihayetinde “kendi kendimizi yiyip bitirecek olan tırtıllar” gibiyiz.
Geri gelmeyecek en değerli varlık, “Kendi hayatımız.”
Hiç olmazsa unutmamak isterdim.
Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...
Yalnız bırakmayın beni hatıralar.
Az yanımda kal çocukluğum,
Temiz yürekli uysal çocukluğum...
Ah, ümit dolu gençliğim,
İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim...
-Doğduğum ev. Rahatlayacak içim duysam
Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...
Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler.
Güneş, getir bir bayram sabahını.
Açılın açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar,
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...
Yalnız hatırlamak hatırlamak istiyorum
Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
Rengine doymadığım o sema,
Ahengine kanmadığım ırmak.
Bırakıp her şeyi nereye gidiyorum?
Neler geçmişti aklımdan,
Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm?
Ah nasıldı yaşamak? Ziya Osman Saba
Sağlıkla ve neşeyle kalın…